Volkan Öktem, Ritmin Rüyası
Ben Volkan Öktem’i, 25 Haziran 1970’te İzmir’de doğmuş, Türkiye’nin önde gelen davulcularından ve caz müzisyenlerinden biri olarak görüyorum. Onun müzikle ilgisinin erken yaşlarda, yaklaşık 7 yaşında başladığını ve 11 yaşında yerel Orduevi’nde askeri müzisyenlerle birlikte davul çalmaya başlayarak ilk müzikal deneyimlerini edindiğini öğrendim. Bence bu erken dönemde edindiği tecrübeler, onun ritim anlayışını geliştirmesine ve kendine özgü stilinin temellerini atmasına olanak sağladı.
Eğitimi ve Müzikal Gelişimi
Araştırmalarımda Volkan Öktem’in müzik eğitimine dair detaylı bilgiler kısıtlı olsa da, müzik hayatının başlangıcı ve gelişimi hakkında önemli detaylar buldum. 1985 yılında Ankara’ya taşınmasıyla birlikte, dönemin popüler rock ve pop gruplarıyla çalışma fırsatı bulduğunu, hatta ünlü şarkıcı Alpay ile 3 yıl boyunca birlikte sahne aldığını öğrendim. Bu dönemde çeşitli gece kulüplerinde performans sergileyerek geleneksel Türk müziği de dahil olmak üzere geniş bir repertuvar icra ettiğini ve bunun da farklı müzik türlerine olan aşinalığını artırdığını düşünüyorum.
İlgimi çeken bir nokta, onun caz müziğine olan ilgisinin onu piyanist Tuna Ötenel ve Janusz Szprot gibi önemli müzisyenlerle birlikte çeşitli caz konserlerinde çalmaya yöneltmesi. Bana göre bu deneyimler, Öktem’in müzik camiasında tanınmaya başlamasına ve kendi özgün caz anlayışını geliştirmesine katkı sağladı. 1994 yılında İstanbul’a taşınmasını ise kariyerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyorum.
Müzikal Kariyeri ve Önemli Projeleri
İstanbul’a yerleştikten sonra Volkan Öktem’in, Sezen Aksu, Fahir Atakoğlu ve Nilüfer gibi birçok ünlü sanatçıyla birlikte 100’den fazla albümde yer aldığını öğrendim. Bu etkileyici bir başarı! Ayrıca uluslararası müzisyenler ve gruplarla dünyanın çeşitli yerlerinde konserler vermiş.
Beni en çok etkileyen projelerinden biri, 1996 yılında altı müzisyenle birlikte “Habbecik” adlı etnik caz grubunu kurarak ilk etnik caz projesine imza atması. Habbecik’in “An Meselesi” adlı bir albüm yayınladığını ve çeşitli müzik festivallerinde sahne aldığını gördüm. Aynı yıl, arkadaşlarıyla birlikte caz fusion grubu Trio Mrio’yu kurduğunu, daha sonra bir arkadaşın katılımıyla Quartet Muartet adını alarak “9 Parça” ve “9 Parça Daha” adlı albümleri yayınladıklarını öğrendim.
1999 yılında ise benim için en ilginç projelerinden birini gerçekleştirdi: Geleneksel Türk müziğini caz, funk ve reggae ile harmanlayan “Laco Tayfa” grubunu kurarak özgün stilini yansıtma fırsatı buldu. Laco Tayfa ile “Bergama Gaydası” ve “Hicaz Dolap” adlı iki albüm yayınladığını ve New York Central Park ile İstanbul Uluslararası Caz Festivali gibi önemli etkinliklerde sahne aldıklarını keşfettim.
Araştırmalarımda ayrıca onun, Sertab Erener’in 2002 Eurovision Şarkı Yarışması’nı kazandığı dönemde onunla birlikte yerel ve uluslararası birçok konserde çaldığını öğrendim. Aşkın Arsunan’ın “One a Day” albümünde yer aldığını ve Aşkın Arsunan Ethno-Karma Band ile 7. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nde sahne aldığını gördüm. Kariyeri boyunca John Scofield, Bendik Hofseth, Muvaffak “Muffy” Falay, Dianne Reeves, Okan Ersan ve Aydın Esen gibi önemli caz müzisyenleriyle de çeşitli projelerde yer alması beni çok etkiledi.
Volkan Öktem’in yer aldığı başlıca grupları ve solo albümlerini şöyle listeleyebilirim:
Grup/Proje Adı | Aktif Yıllar (Tahmini) | Albüm Adları | Yayın Yılı |
Habbecik | 1996-2001 | An Meselesi | 2001 |
Trio Mrio | 1996-2001 | Trio Mrio 1, Trio Mrio 2 | – |
Quartet Muartet | 2001-Günümüz | 9 Parça, 9 Parça Daha | 2004, 2007 |
Laco Tayfa | 1999-Günümüz | Bergama Gaydası, Hicaz Dolap | 2000, 2002 |
Sonic Boom | 2015-2022 | Ninja (single) | 2021 |
Volkan Öktem Band | 2023-Günümüz | #7, Hediye, Ağaçkakhan, Deniz, Captain Swing | 2023, 2009, 2022, 2022, 2021 |
Günümüzdeki Müzik Çalışmaları
Volkan Öktem’in günümüzde de aktif olarak müzik kariyerine devam ettiğini görmek beni mutlu ediyor. Türkiye’nin en ünlü müzisyenlerinden Tarkan ile 17 yıldır çalıştığını ve onunla birlikte Türkiye ve Avrupa’nın birçok şehrinde konserler verdiğini öğrendim. Bunun yanı sıra, kendi grubu Sonic Boom ile konserler verdiğini ve Volkan Öktem Band adı altında turneler düzenlediğini, bağımsız projelerde yer aldığını, atölye çalışmaları ve masterclass serileri düzenlediğini keşfettim.
Şubat 2023’te “#7” adlı ilk solo albümünü yayınlaması beni heyecanlandırdı. Son olarak, 8 Nisan 2025’te İstanbul Babylon’da “#7” projesiyle bir konser vereceğini duyurduğunu öğrendim. Bence bu yoğun tempo, Volkan Öktem’in müzik dünyasındaki aktif ve etkili konumunu açıkça gösteriyor.
Müziğe Katkıları ve Müzikal Stili
Volkan Öktem’in müziğe olan katkılarını çok yönlü buluyorum. Bence onun kendine özgü davul çalma stili, erken yaşlardan itibaren edindiği deneyimlerle şekillenmiş, kişisel ve özgün bir nitelik kazanmış. Farklı müzik türlerindeki ustalığını ve çok yönlülüğünü takdirle karşılıyorum.
En çok beğendiğim özelliklerinden biri, geleneksel Türk müziğini caz, funk ve reggae gibi batı müziği türleriyle başarılı bir şekilde harmanlaması. Bunu müzikal kimliğinin önemli bir parçası olarak görüyorum. Laco Tayfa grubuyla yaptığı çalışmaların bu sentezin en belirgin örnekleri olduğunu düşünüyorum. Habbecik ile yaptığı etnik caz çalışmalarını da bu özgün yaklaşımının bir diğer yansıması olarak değerlendiriyorum.
Volkan Öktem’in Laco Tayfa ile ortaya koyduğu müziği “Türk Roman (Çingene) geleneği içinde yeni bir sentez” olarak görüyorum; Türk bölgesel halk müziğini çağdaş dünya müziği stilleriyle buluşturması beni çok etkiliyor. Türkiye’nin çeşitli müzik türlerinde 200’den fazla albümde yer almasını, onun Türk müziği sahnesindeki geniş ve etkili varlığının kanıtı olarak değerlendiriyorum.
Müzik Eleştirmenleri Gözünden İncelemeler
Araştırmalarım sırasında Volkan Öktem’in çalışmalarının müzik eleştirmenleri tarafından genellikle olumlu karşılandığını gördüm. Onu başarılı ve tanınmış bir davulcu olarak nitelendiriyorlar ve önemli caz sanatçılarıyla yaptığı işbirliklerinden takdirle bahsediyorlar. Davul çalmadaki ustalığının, yaratıcı melodilerinin ve zorlu ritimlerinin övgü topladığını fark ettim.
2023’te yayınlanan “#7” albümünün, karmaşık davul örüntüleri ve ritmik uzmanlığı ile öne çıktığını, tematik kompozisyon anlayışını modern düzenlemeler ve farklı stillerle birleştirdiğini okudum. Eleştirmenlerin Laco Tayfa’nın müziğini canlı ve enerjik olarak tanımladıklarını ve geleneksel Türk ezgilerini batı caz unsurlarıyla birleştirmesini takdir ettiklerini görmek beni mutlu etti.
Bazı eleştirilerin, grubun deneysel ve yenilikçi yaklaşımına vurgu yaptığını gördüm. Bir eleştirmenin “funky” ritimlerin Türk müziğine özgü ritmik bütünlüğü zamanla gölgeleyebileceğini belirtmesi ilgimi çekti. Başka bir incelemenin ise füzyon çalışmalarının modal doğaçlamayla daha iyi sonuç verdiğini ifade etmesi bana farklı bir bakış açısı kazandırdı.
Quartet Muartet’in “Dokuz Parça” albümünün mükemmel olarak nitelendirildiğini, bir dinleyicinin Steely Dan’e benzerlikler bulduğunu, bir diğerinin National Health etkileri sezdiğini öğrendim. Quartet Muartet üyelerinin yer aldığı bir projenin (mÖE) konser incelemesinde Volkan Öktem’in davul performansı ve grubun türleri harmanlama yeteneğinin övgüyle karşılanması beni şaşırtmadı.
Volkan Öktem’in canlı performanslarının ve davul sololarının hayranlık uyandırdığını ve büyüleyici olarak tanımlandığını okumak beni mutlu etti.
Akademik Çalışmalardaki Yeri
Volkan Öktem’in müzik kariyeri ve çalışmalarının akademik alanda da belirli bir ilgi gördüğünü keşfettim. Türk popüler müziğinde davulun tarihsel gelişimi üzerine yapılan bir yüksek lisans tezinde, Volkan Öktem’in önde gelen Türk davulcular arasında anılması, bence onun Türk müzikolojisi alanındaki önemini gösteriyor.
Kendi resmi web sitesinde Laco Tayfa’nın “Atmaca” adlı eserinin davul transkripsiyonunun yer almasını, davul çalma tekniklerinin incelenmesine yönelik bir ilgiyi işaret ettiğini düşünüyorum. MadenÖktemErsönmez grubunun bir canlı performans videosunun İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından üretilmiş olması da bana akademik kurumlarla olan bir bağlantıyı düşündürüyor.
Galatasaray Üniversitesi’nde soyadı “Öktem” olan ve e-posta adresi listelenen bir öğretim üyesi bulunduğunu gördüm, ancak Volkan Öktem ile doğrudan bir bağlantısı belirtilmemiş. Mevcut kaynaklar ışığında, Volkan Öktem’in çalışmaları üzerine kapsamlı ve özel olarak yapılmış akademik çalışmaların sayısının sınırlı olduğunu düşünüyorum. Ancak, Türk popüler müziği bağlamındaki yeri ve etkisinin akademik çalışmalarda yer bulması beni sevindiriyor.
Dünya Müziğinde Sanatçı Olarak Konumu
Volkan Öktem’i uluslararası müzik platformlarında önemli bir yere sahip bir sanatçı olarak görüyorum. Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Almanya, Fransa gibi birçok ülkede prestijli caz festivallerinde ve mekanlarında sahne aldığını öğrenmek beni etkiledi. Grammy ödüllü sanatçılar da dahil olmak üzere birçok uluslararası caz müzisyeniyle işbirlikleri yapması, bence onun dünya çapındaki saygınlığını gösteriyor.
Tarkan ile Avrupa’da turnelere çıkmasını, sadece caz dünyasında değil, daha geniş bir pop müzik kitlesi tarafından da tanındığının bir işareti olarak değerlendiriyorum. Yamaha Drums, Zildjian Cymbals, Evans Drumheads ve Lewitt Microphones gibi uluslararası müzik enstrümanı markaları tarafından desteklenmesini, küresel davul camiasındaki saygınlığının ve etkisinin açık bir kanıtı olarak görüyorum.
Zildjian ile kendisine ait bagetlerinin ve Yamaha ile özel bir trampet modelinin bulunmasını, uluslararası davul camiasında önemli bir yere sahip olduğunun en güçlü göstergelerinden biri olarak kabul ediyorum.
Sonuç
Volkan Öktem’in İzmir ve Ankara’daki ilk müzikal adımlarından İstanbul’un canlı müzik sahnesine ve oradan da uluslararası alana uzanan çok yönlü kariyerini takdirle izliyorum. Geleneksel Türk müziğini caz ve diğer türlerle harmanlama konusundaki özgün yaklaşımı, Türk pop müziği sanatçılarıyla yaptığı kapsamlı çalışmalar ve uluslararası müzisyenlerle gerçekleştirdiği işbirlikleri, bana göre onu hem Türkiye’de hem de dünya müziği arenasında saygın bir konuma getirdi.
Onun çok yönlü ve yenilikçi bir davulcu olarak müzik geleneklerini birleştirmesini ve hem Türk hem de dünya müziğine yaptığı önemli katkıları, kalıcı mirasının temeli olarak görüyorum. İleride yapılacak araştırmaların, davul çalma stilinin detaylı analizi, füzyon çalışmalarının Türk müzik sahnesine etkisi veya farklı türlerdeki işbirliklerinin karşılaştırmalı bir incelemesi gibi konulara odaklanmasını umuyorum.

İçeriklerden Haberdar Olun!
Yeni eklenen içeriklerin mail adresinize gelmesini ister misiniz?