Çağlayan Yıldız: Türk Caz ve Çağdaş Müziğinin Özgün Müzisyeni
Çağlayan Abi’yi anlatmaya başlamadan önce şunu söylemeliyim ki, Türk caz ve çağdaş müziğinin en özgün müzisyenlerinden biri karşınızda. Size onu anlatırken, yaşamını, müziğini ve kariyer yolculuğunu tüm yönleriyle paylaşmak istiyorum.
Çağlayan Yıldız 11 Temmuz 1966’da Aydın’da dünyaya geldi ve 1970’lerden itibaren İzmir’de büyüdü. Müzikle tanışması çok erken yaşlarda oldu; daha ilkokula başlamadan melodika çalıyordu. İlkokul ve lise yıllarında okul korolarında şarkı söyleyen Çağlayan Abi, 17 yaşında gitar çalmaya başladı. Bu enstrüman, ileride kariyerinin merkezi haline gelecekti.
1977 yılında İzmir’deki köklü eğitim kurumu Bornova Anadolu Lisesi’ne girdi ve 1984’te buradan mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydoldu ve 1990 yılında tıp doktoru olarak mezun oldu. Ancak kalbindeki müzik tutkusu ağır bastı ve profesyonel müzik kariyerine devam etmeye karar verdi. Bu, onun sanatsal hedeflerine olan bağlılığının en güçlü göstergelerinden biriydi.
Tıp eğitimi sırasında bile müzikten kopmadı; rock, blues, funk ve caz türlerinde projeler geliştirdi. Üniversitenin müzik ve tiyatro kulüplerinin kurulmasında aktif rol aldı, oyunculuk yaptı ve tiyatro müzikleri besteledi. Müzikal ilgisi zamanla rock ve blues’tan caz ve fusion’a doğru evrildi; bu türler, enstrüman çalma becerilerini ve müzikal anlayışını derinleştirmesine olanak sağladı.
1986 yazında beni hep etkileyen bir şey yapıyor Çağlayan Abi; o zamanların “Doğu Bloku” olarak adlandırılan Bulgaristan, Yugoslavya, Macaristan, Çekoslavakya ve Polonya’yı kapsayan bir geziye çıkıyor. Bu gezide dünyanın dört bir yanından gelen sokak müzisyenleri ve çingenelerle çalıyor. Bu deneyim, farklı müzik kültürleriyle erken yaşta temas kurmasını sağlayarak müzikal bakış açısını genişletmesine öncü oluyor.
1990 yılında Bilkent Üniversitesi MSSF Caz Bölümü’nden tam burs aldı. Ankara’da geçirdiği bu dönemde Tuna Ötenel, Sarp Maden, Yahya Dai, Oğuz Büyükberber gibi Türkiye’nin önde gelen caz müzisyenleriyle konserler verdi ve kulüp çalışmalarında bulundu. Ancak 1.5 yıl sonra eğitimden memnun olmayarak okulu bıraktı. Bu karar, kendi öğrenme yolunu çizme ve daha özgün bir müzikal ifade arayışının göstergesiydi.
1992’den sonra yaşamını Kaş ve İstanbul arasında kurdu. Kaş’ta profesyonel dalgıçlık yaparken, bir yandan da Doğu Felsefesi üzerine çalışmalar yaptı ve çeviriler hazırladı. 1994 ve 1996 yıllarında müzik ve felsefesini öğrenmek için altışar aylık sürelerle Hindistan’a gitti. Bu deneyim, müzikal ve kültürel perspektifini inanılmaz derecede genişletti. Hintli vokalist Ajnish Rai’nin “Golden Days” albümünü düzenledi, albümde gitar ve synthesizer çaldı.
Çağlayan Abi’nin müzik tarzı, tek bir kalıba sığmayacak kadar zengin: Caz, çağdaş müzik, elektronik, klasik, serbest doğaçlama, etnik, Latin, funk, rock, blues, pop, dünya müziği, film ve tiyatro müzikleri… Tüm bu türlerde eserler veriyor. Kariyeri boyunca farklı müzik türlerini keşfetmeye devam etmesi, müzikal zenginliğinin en önemli göstergesi.
Doğaçlamaya büyük önem veriyor ve bunu “gerçek zamanlı beste yapmak” olarak görüyor. Doğaçlama, onun müzikal kimliğinin temel unsuru ve her performansının benzersiz ve spontane olmasını sağlıyor. Müziğinde geniş bir yelpazede müzikal soruları ve belirsiz tonları keşfediyor; alışılmışın dışına çıkarak deneysel ve yenilikçi yaklaşımlar sergiliyor.
Performanslarına canlı elektronik öğeler entegre etmesi, müziğine modern bir boyut katıyor ve geleneksel enstrümanların ötesinde ses manzaraları yaratmasına olanak tanıyor. Çağdaş müzik topluluklarıyla işbirliği yapması, avangart ve deneysel müziğin sınırlarını zorlamasına yardımcı oluyor.
Crossover ve tiyatro projelerinde yer alması, müzikal yeteneklerini farklı sanatsal bağlamlarda kullanabilme ve farklı anlatım biçimlerine uyum sağlama becerisini gösteriyor. Alternatif Türk Pop ve Yunan halk müziği gibi türlerde de çalışması, kültürel köklerine olan bağlılığını ve farklı bölgesel müzik geleneklerini keşfetme arzusunu ortaya koyuyor.
“HUE” adlı albümünde müzikal dokuyu temsil etmek için pantone numaralarını kullanması, özgün ve kavramsal yaklaşımını gözler önüne seriyor. Bu, müziği algılama şeklinin sinestetik veya derinlemesine analitik olduğunu düşündürüyor.
Çağlayan Abi gitar ve bas gibi ana enstrümanlarının yanı sıra elektronik ve synthesizer kullanımıyla da dikkat çekiyor. Kariyerinin erken dönemlerinde melodika çalması, müzikle ilk etkileşimini işaret ediyor.
Etkilendiği müzisyenler arasında Tuna Ötenel, Sarp Maden ve Oğuz Büyükberber gibi Türk caz ustalarının yanı sıra, Thelonious Monk ve Eric Dolphy gibi yenilikçi ve armonik açıdan maceraperest cazın temsilcileri yer alıyor. Müziği, Afro-Amerikan müziğine yakın duruyor ve sık sık gospel müziğinden paralel armonik oyunlar kullanıyor.
Albüm çalışmalarına baktığımızda zengin bir liste karşımıza çıkıyor. Lider veya ortak lider olarak yayınladığı albümler arasında “Trio Mrio” (1998), “AZ” (Oğuz Büyükberber ile, 1998), “Durgâ With Vassiliki Papageorgiou: The Silk Road” (1998), “Trio Mrio 2” (2013) ve “HUE” (Oğuz Büyükberber ile, 2024) bulunuyor.
Aranjör, gitarist, basçı veya besteci olarak katkıda bulunduğu albümler arasında Ayşegül’ün “Güz”, Grup Gündoğarken’in “Mest Of” ve “1999”, Barış Manço’nun “Mançoloji”, Oğuz Büyükberber’in “Velvele”, Tolga Tüzün’ün “Nix” ve “Tales of Angst, Numbness and Hypertension”, Medcezir’in “Ebb and Flow”, Şevval Sam’ın “Tango”, Aklan Akdağ’ın “Tutunmadan Akıyorum”, Çağan Irmak’ın “Benim Adım Feridun”, ve Fetiblue Band’in “Kuş Ekmeği” albümleri yer alıyor.
İşbirliği yaptığı müzisyenler listesi de oldukça uzun. 1996 yılında İstanbul’a yerleştikten sonra Alper Maral ve Oğuz Büyükberber ile Kaçan Keçi adlı bir trio kurdu ve 6. Akbank Caz Festivali ile 1. ODTÜ Caz Festivali’nde sahne aldı. Oğuz Büyükberber ile olan işbirliği, “AZ” adlı duo albümüyle devam etti. Bu ikili, Hollanda’da ve 2. Eskişehir Caz Festivali’nde de performans sergiledi.
Gitarist Sarp Maden ve davulcu Volkan Öktem ile “Trio Mrio” albümünü kaydetti. “Durga” adlı grupla birlikte Yunanistan’da yayınlanan “Silk Road” adlı etnik albümü kaydetmesi ve Yunanistan turnesine çıkması da önemli çalışmaları arasında.
Sibel Köse Dörtlüsü’nde piyanistler Can Ayer ve Baki Duyarlar, davulcular Volkan Öktem, Turgut Alp Bekoğlu ve Cem Aksel ile birlikte Mainstream Caz türünde konserler verdi. 2019 yılında Sibel Köse Trio ile Uzak Doğu turnesine çıktı.
Şener Şen ve Uğur Yücel’in kısa ömürlü projesi “Yarı Şaka Yarı Ciddi”de besteci ve gitarist olarak yer aldı. Bir dönem TV programı Cem Özer Show’da çalıştı.
Çeşitli caz festivallerinde Wayne Shorter, John Scofield, Steve Coleman, Archie Shepp gibi uluslararası caz ustalarının rehberliğini ve çevirmenliğini yaptı. Bu deneyim, ona dünya caz sahnesinin önde gelen isimleriyle yakın temas kurma fırsatı sundu.
Hollanda’da bulunduğu dönemde de aktif olarak müzik projelerinde yer aldı. 2001 yılında “Big Bad Bug Band” adlı beşlisiyle Amsterdam’ın önde gelen Yeni Müzik sahnelerinde çaldı. 2003 yılında tasarımlı serbest doğaçlama alanında denemeler yapan “Çağlayan Yıldız ODD-TETT” adlı sekizliyi kurdu.
2000-2006 yılları arasında Amsterdam Konservatuvarı’nda caz gitar, caz bas gitar, caz aranjman ve kompozisyon eğitimi alırken, Klasik Kompozisyon, Orkestrasyon, Armoni ve Kontrpuan dersleri de aldı. Bu dönemde “Turqumstances” adlı Türk caz/dünya müziği füzyon projesini hayata geçirdi.
Kazandığı ödüller ve aldığı takdirler de dikkat çekici. 2001 yılında “Big Bad Bug Band” adlı beşlisiyle Amsterdam Konservatuvarı Orijinal Grup Ödülü’nü kazandı. Utrecht Konservatuvarı’ndan kompozisyon bölümünden Cum Laude dereceyle mezun oldu. Utrecht Üniversitesi KMT’den “EMMA” ve “Composition in Contexts” olmak üzere iki yüksek lisans derecesi aldı. 2012 yılında yazdığı Piyano & Marimba Duo’sunun prömiyeri 22. Akbank Caz Festivali’nde yapıldı.
Müziği hakkında yapılan eleştiriler genellikle olumlu. Oğuz Büyükberber ile yaptığı “HUE” albümü, yılın son günlerinde gelen hoş bir sürpriz olarak nitelendirilmişti. Bas gitarist olarak yer aldığı Oğuz Büyükberber’in “Off Monk” albümünde “öğretici ve ustaca notaları” özellikle vurgulandı. Oğuz Büyükberber ile olan ilk albümleri ‘AZ’, önemli bir erken dönem çalışması olarak anılıyor.
Konser ve performans geçmişi de oldukça zengin. Kariyeri boyunca çok sayıda önemli festival ve etkinlikte sahne aldı. 1996’da 6. Akbank Caz Festivali ve 1. ODTÜ Caz Festivali’nde, 2012’de 22. Akbank Caz Festivali’nde, 2013’te 16. Ankara Caz Festivali’nde performans sergiledi. 2018 yılında Akra Jazz Band ile Akra Jazz Festivali’nin açılış ve kapanış konserlerinde çaldı. Aynı yıl, kurucusu ve şefi olduğu Akra Big Band ile iki Grammy ödüllü caz vokalisti Dee Dee Bridgewater ile sahne aldı.
Güncel projeleri ve son aktivitelerine gelince, 2018 yılından beri Antalya 251Soul Caz Kulübü’nün müzik direktörlüğünü yapıyor. Antalya’da Puja Studio’yu işletiyor ve burada her Pazar Caz Armoni Toplantıları, her Perşembe İleri Ritim Toplantıları düzenliyor. Yakın zamanda Volkan Öktem, Engin Sevinç ve Anıl Tuncer ile konserler verdi. Puja Music’in ilk resmi yayını olan Oğuz Büyükberber & Çağlayan Yıldız düosu “HUE” albümü yakın zamanda yayınlandı. Akra Jazz Band ile jam session’lar düzenliyor.
Web sitesi caglayanyildiz.com, onun çok yönlü kariyerini kapsamlı bir şekilde yansıtıyor. Site, albümlerden çağdaş bestelere, caz bestelerinden disiplinlerarası çalışmalara kadar ge
niş bir içerik sunuyor. Aynı zamanda eğitim materyalleri, görsel çalışmalar ve Puja Studio hakkında bilgiler de içeriyor. B
u site, Çağlayan’ın sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda bir eğitimci, görsel sanatçı ve stüdyo sahibi olarak da çalıştığını gösteriyor.
Ana menüde “Saçmalı-Yorum”, “Onlar Bize Hep Bakıyor”, “Pardon Ama…” gibi ilginç başlıklar altında görsel çalışmaları bulunuyor. Bu, onun sanatsal ifadesinin sadece müzikle sınırlı olmadığını, disiplinlerarası bir yaklaşıma sahip olduğunu gösteriyor. Web sitesinde Facebook, Instagram, YouTube, SoundCloud ve Spotify gibi sosyal medya hesaplarına da bağlantılar mevcut.
Çağlayan Yıldız’ın kariyerine bir bütün olarak baktığımda, en çok çok yönlülüğü, doğaçlama yeteneği ve Türk ve uluslararası müzik sahnesine yaptığı katkılar dikkatimi çekiyor. Gitarist ve bas gitarist olarak yetkinliği, besteci ve aranjör olarak yaratıcılığı, eğitimci olarak bilgi paylaşımı ve girişimci olarak müzik prodüksiyonuna olan katkıları onu önemli bir figür haline getiriyor.
Müzik tarzı, cazdan çağdaş müziğe, elektronikten etnik müziğe kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor ve bu çeşitlilik, onun sürekli olarak yeni müzikal ifade biçimleri arayışında olduğunu gösteriyor. Özellikle Oğuz Büyükberber ile olan uzun soluklu işbirliği, Türk caz müziğine özgün ve değerli eserler kazandırdı.
Aldığı ödüller ve olumlu eleştiriler, müzikal yeteneğinin ve çalışmalarının müzik dünyasında takdir edildiğinin kanıtı. Antalya’daki müzik direktörlüğü ve stüdyo çalışmaları, yerel müzik topluluğuna olan bağlılığını ve katkısını sürdürdüğünü gösteriyor.
Hayat hikâyesinde beni en çok etkileyen nokta, tıp eğitimini tamamlamasına rağmen tutkusu olan müziğe yönelme cesareti oldu. Bu, sanatsal bütünlüğünü ve kendine olan inancını gösteren önemli bir karar. Ayrıca dünya müziğine olan ilgisi ve farklı kültürleri keşfetme arzusu, müziğini zenginleştiren öğeler arasında.
Hindistan’da geçirdiği zaman, Doğu felsefesi üzerine yaptığı çalışmalar ve çeviriler, sokak müzisyenleri ve çingenelerle çaldığı dönemler… Tüm bu deneyimler, onu sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda dünyayı ve farklı kültürleri tanıyan, felsefi derinliği olan bir sanatçı haline getirdi.
Çağlayan Yıldız, bestelerinde ve performanslarında özgün bir üslub yakalamış durumda. Özellikle doğaçlama yeteneği, onu diğer müzisyenlerden ayıran en önemli özelliklerinden biri. “Gerçek zamanlı beste yapmak” olarak tanımladığı bu yaklaşım, her performansını benzersiz ve özel kılıyor.
Amsterdam’daki eğitimi ve deneyimleri de kariyerinde önemli bir dönüm noktası. Orada geçirdiği yıllar, müzikal perspektifini genişletti ve uluslararası bir bakış açısı kazandırdı. Utrecht Konservatuvarı’ndan Cum Laude dereceyle mezun olması ve iki yüksek lisans derecesi alması, müzikal eğitimini en üst seviyede tamamladığını gösteriyor.
Son olarak, Çağlayan Abi’nin müziği, Türk caz ve çağdaş müziğine önemli bir miras bıraktı. Onun kariyeri, sadece müzisyenler için değil, farklı sanat dallarıyla ilgilenen herkes için ilham verici bir örnek. Antalya’daki çalışmaları ve eğitim faaliyetleri, yeni nesil müzisyenlere yol gösterici nitelikte.
Çağlayan Yıldız, sürekli olarak kendini yenileyen, farklı türleri ve yaklaşımları keşfeden, doğaçlama ve yaratıcılık konusunda sınırları zorlayan bir sanatçı. Onun müzikal yolculuğu, bitmeyen bir keşif ve ifade arayışının hikâyesi. Ve bu hikâye, Türk caz ve çağdaş müziğinin en özgün müzisyenlerinde biri olarak hâlâ devam ediyor.

İçeriklerden Haberdar Olun!
Yeni eklenen içeriklerin mail adresinize gelmesini ister misiniz?